Arslan, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Arslan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uçağının, dün İstanbul Yeni Havalimanı'na indiğini, bunun tarihi bir an olduğunu aktararak, bu havalimanının hem Türkiye hem de dünya için farklı anlamlar taşıdığını bildirdi.
Türkiye'nin en büyük fabrikaları, sanayi devlerinden birinin Tüpraş olduğuna dikkati çeken Arslan, "Şu anda İstanbul Yeni Havalimanı'nda 35-36 bin kişi çalışıyor. Bittiğinde başlangıçta 100 bin kişi çalıştıracak, Tüpraş'ın 20 katı. 2023'e geldiğimizde diğer fazlar devreye girdiğinde 225 bin kişi çalışacak, Tüpraş'ın tam 45 katı. Dolaylı olarak etkilediği, hizmet aldığı kesimleri sayarsanız yaklaşık 1,5 milyon kişiye istihdam sağlayacak. Dünyanın niye 3. havalimanından rahatsız olduğunun en iyi göstergesi." diye konuştu.
"Türkiye için marka proje"
Dünya havacılığının ağırlık merkezinin Avrupa'nın batısından doğuya doğru kaydığına dikkati çeken Arslan, Çin ve Hindistan'ın gelişimine bağlı olarak artık dünya havacılığının ağırlık merkezinin Türkiye'nin bulunduğu nokta olduğunu söyledi. Arslan, bu durumun da havalimanının ne kadar isabetli bir kararla yapıldığını gösterdiğine işaret ederek, şöyle devam etti:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın 10 yıl önce yerini araştırıp, dünyaya hizmet edecek havalimanı yapılması talimatı ile başladık. İyi ki o gün başlamışız, bugün başlasak geç kalınmış olurdu. Başlangıçta 90 milyon, sonraki etaplarda 150 milyon, gerektiğinde 200 milyon yolcuya hizmet verecek. 2023 yılında Türkiye'de oluşacak yıllık gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 5'ine yakınını sadece bu havalimanı oluşturacak. Bu havalimanı bu anlamda çok anlamlı. Dünya havayolu şirketleri de gelip oradan dünyanın uzak yerlerine gidebilecek. Bunlar hava sahamızı kullandığı, uçakları indiği, yolcu geldiği ve yaptıkları alışverişle birer gelir sağlayacak ve ülke ekonomisine katkı olacak. Sadece istihdam anlamında değil, ekonomik olarak oluşturacağı katma değer de olacak. Muhteşem bir proje, prestij projesidir, Türkiye için bir marka projedir, aynı zamanda ülkenin hem istihdamına hem ekonomisine katkı verecek projedir."
Arslan, İstanbul Yeni Havalimanı'nın ardından Avrupa'nın çeşitli havalimanları için genişletme kararı alınmasını da değerlendirerek, şunları kaydetti:
"Dünya havacılığında bir sirkülasyon var ve insanlar bir yerlerden bir yere uçuyor. Birileri bu hizmeti veriyor. Yeni havalimanı bu büyüklüğüyle hizmete girince birileri bu hizmeti veremeyecek. Dünya havacılığının ağırlık merkeziyiz, avantajlı konumumuzla çerçevesinde insanlara hizmet sununca insanlar bizi tercih edecekler. İnsanlar bizi tercih edeceği için onlar bırakın büyütmeyi, küçülmek zorunda kalacaklar, ondan rahatsızlar. Dünyanın pek çok yerinde 10-12 yıldır süren, hala bitmeyen havalimanları var. İstanbul Yeni Havalimanı 4 yıl önce başlamıştı, 4,5 yılda yolcu taşır hale gelecek. Bu, birçok yeri rahatsız ediyor, birçok yerde bazı insanlara fatura çıkarabiliyor."
"Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ismi çok daha kapsayıcı ve net"
Seçimden sonra oluşacak yeni sistemde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve diğer bazı bakanlıklara ilişkin atılacak adımlara yönelik bir soru üzerine Arslan, birbiriyle benzer işleri yapan bakanlıkların bir araya getirilmesinin koordinasyon açısından olumlu yansıyacağını söyledi. Arslan, şunları kaydetti:
"Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının isminde yapılacak bir değişikliğin projelere olumsuz anlamda etkisi olmayacak. Bakanlığımız hem ulaştırma görevi yapıyor hem de bunlarla ilgili projeler üretiyor. Karayolları Genel Müdürlüğümüz alt yapı yapıyor, hizmete sunuyor. Bunun gibi liman, demiryolu ve havalimanı alt yapısını yapan ve işletmelere devreden birimlerimiz var. Bakanlık zaten ulaştırmanın tüm türlerinin alt yapısını yapıyor. Yeni sistemle gelecek Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ismi bence çok daha kapsayıcı ve net." diye konuştu.
Arslan, seçim günü gerçekleştirilebilecek "siber saldırılara" ve seçim güvenliğini gölgeye düşürecek gerçek dışı haberlere karşı alınacak önlemlere de değinerek, seçimin güvenli yapılabilmesi için gereken tüm güvenlik tedbirlerinin alındığını söyledi.
Özellikle seçimlerde siber güvenliğin çok daha önemli hale getirdiğine dikkati çeken Arslan, şunları kaydetti:
"Sadece seçim döneminde değil, siber güvenliği sürekli sağlıyoruz. Ancak seçim döneminde çok daha fazla teyakkuzda olunmasını önemsiyoruz. Bu konuda tüm kamu kurum ve kuruluşlarıyla 7 gün 24 saat çalışıyoruz. Bunun yanında kamuya hizmet eden kuruluşların da siber güvenlikle ilgili önlemleri alması ve hepsinin bir merkezde 24 saat takip edilmesi konusunda yoğun çalışmalarımız var. Daha fazla atak olabileceği düşüncesiyle çok sayıda insana eğitim verdik. Bu konuda 800'e yakın Siber Olaylara Müdahale Ekibimiz var."
Arslan, seçimde kullanılan oyların taşınmasında PTT'nin mülki idarelerle birlikte çalışacağını belirterek, PTT'nin kargo alanında çok tecrübeli olduğunu vurguladı.
"Ulaştırma projeleri ile yılda 11 milyar dolarlık tasarruf ettik”
Köprü ve otoyol gibi projelerin Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle değil de devlet kaynaklarıyla yapılmasının maliyetine ilişkin bir soru üzerine Arslan, YİD ile yapıldığında işlerin özel sektörün hızıyla gerçekleştiğini söyledi.
Özel sektörün daha hızlı iş yaptığına, burada bir kazanç olduğuna dikkati çeken Arslan, kamunun kredi bulup kaynak bulmasının çok daha zor olduğunu, özel sektörün kendi öz kaynaklarını teminat göstererek çok daha düşük maliyetle kredi bulabildiğini kaydetti.
Bakan Arslan, şöyle devam etti:
"Biz ülke olarak kendimiz yaptığımızda, ya '20-25 sene sonra yapalım' diyecektik çünkü elimizde hazır bir para yok ya da yine borçlanacaktık, 81 milyon da bu borcu ödeyecekti. Bunu öderken de ülkenin geriye kalan yerlerine hizmet edemeyecektik. Halbuki özel sektör marifetiyle yapınca, köprüyü, otoyolu, tüneli, havalimanını kullanıcı ödüyor. 'Garanti veriyorsunuz, garantiden kaynaklı biz ödüyoruz ' eleştirisi geliyor, orada bir haklılık payı var. Zaten fizibilite ilk birkaç yılda garanti rakamına erişilmeyeceğini ve arada farkı bizim vereceğimizi öngörüyor ancak birkaç sene sonra hem garanti rakamına erişiliyor, dolayısıyla tamamını kullanıcı ödüyor. Tamamını kullanıcı ödemese dahi hepsini 81 milyon ödeyeceğine, bir kısmını 81 milyon ödüyor."
Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne 135 bin araç geçiş garantisi verdiklerini hatırlatan Arslan, "Eğer biz YİD ile yapmasaydık, bütün parasını vatandaş olarak biz verecektik, şimdi 110 binini geçen vatandaşlar ödüyor, arada 25 bin kalıyor, onu biz ödüyoruz. Birkaç yıl içinde bu tamamen garanti rakamına erişeceği için yine kullanıcı vermiş olacak." dedi.
"Ulaştırma projelerine 15 yılda 474 milyar lira harcadık"
Arslan, YİD ile yapılan havalimanlarının kendilerine kaldığını belirterek, bunları kiraya vererek 10 milyar dolar gelir elde ettiklerini bildirdi.
Otoyolların ve Avrasya Tüneli'nin de işletme döneminin sonunda kendilerine kalacağını ve bunları kiraya vererek gelir elde edeceklerini anlatan Arslan, bu gelirlerle ülkenin geri kalan yerlerine hizmet edeceklerini söyledi.
Muhalefetin geçiş ücretlerine ilişkin eleştirilerine değinen Arslan, şunları kaydetti:
"Diyor ki 'Hafif ticari araçlar, İstanbul'da ilk iki köprüde 11 lira 25 kuruşa geçiyor ama Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı köprüden fahiş fiyata, 114 liraya geçiyor.' İlk iki köprüyü Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile kıyaslamanız mantıklı ve normaldir. Yavuz Sultan Selim Köprüsü geçiş rakamı 17 lira 40 kuruş. Elma ile armudu kıyaslıyor, aklı sıra uyanıklık yapıyor. Körfez Osmangazi Köprüsü'ne gidiyor, uyanıklık ediyor. Osmangazi Köprüsü olmadan önce vapurlar arabaları 40 dolara geçiriyordu. Şimdi köprü yapıldığı için yaklaşık 45-60 lira fiyat uyguluyorlar. Babaları hayrına uygulamadılar, köprü açıldı diye fiyatı düşürdüler. Beğenmezseniz körfezi dolaşırsınız. Niye köprüyü kullanıyor? Körfezi dolaşırsa, daha pahalı geçeceğini biliyor, daha fazla yakıt harcayacağını biliyor, zaman maliyeti var, karbondioksit salınımı var, kaza ihtimali var. "
Ulaştırma projelerine 15 yılda 474 milyar lira harcadıklarını belirten Arslan, zaman, akaryakıt, karbondioksit salınımı türü tasarruflardan her yıl 11 milyar dolarlık tasarruf ettiklerini bildirdi. Arslan, "Bunlar, bunu anlayamıyorlar, algılayamıyorlar. Kullanırken, köprüyü tercih ediyor, körfezden dolaşmıyor ama laf etmeye gelince özellikle elmayı armutla karıştırıyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Bu adam uzaydan mı geldi?"
CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin teknoloji kullanımı ve Sanayi 4.0 ile ilgili sözlerinin hatırlatılması üzerine Arslan, şöyle konuştu:
"Bu adam uzaydan mı geldi, yurtdışından mı geldi? Türkiye'de 15 yıldır masaların üzerindeki defterler, kitaplar ücretsiz. 'Ben defteri, kitabı ücretsiz vereceğim' diyor. Sağlık hizmeti bırakın 18 yaşına kadar, 25 yaşına kadar öğrencilere ücretsiz veriliyor. Diyor ki 'Ben geleceğim, ücretsiz yapacağım. Ben üniversiteleri ücretsiz yapacağım' diyor. Harçların AK Parti döneminde kaldırıldığından haberi yok. Yurtdışından gelmediğine göre, ben bazen düşünüyorum uzaydan mı geldi acaba? Uzaydan geldiyse kuantum, sanayi 4.0'ı söylemesi normal."
TÜRKSAT 6A'yı tamamen yerli ve milli yapacaklarını, 2020'de uzaya göndereceklerini bildiren Arslan, GÖKTÜRK1, GÖKTÜRK 2 gibi birçok deneysel uydunun da şu an uzayda olduğunu söyledi.
Arslan, makinelerin akıllanması ve makineler arası haberleşmenin Sanayi 4.0'ın altyapısı olduğunu ifade ederek, Türkiye'nin bu konuda çok mesafe kat ettiğini kaydetti. Şu an ülkede 4,5 milyon makineler arası iletişim sağlayan cihaz bulunduğunu anlatan Arslan, Türkiye'nin internet hızının 500 kat attığını, geniş bant abonesi sıfırken, AK Parti hükümetleri döneminde 69 milyona ulaştığını bildirdi.
Fiber optik abone sayısının 2 milyon 300 bine çıktığına dikkati çeken Arslan, kablo uzunluğunun ise 325 bin kilometre olduğunu vurguladı.
"4,5G sayesinde canlı yayın yapıyor"
Arslan, Türkiye'nin 4,5G'yi uygulayan dünyanın nadir ülkelerinden olduğunu dile getirerek, "Şu anda Muharrem Bey, cep telefonuyla canlı yayın yapıyormuş. Bunu da 4,5G sayesinde yapıyor. Hepsini bırakın, hangi teknolojiyi kullandığını, kimin sayesinde bunların yapıldığını bilse, bunların hiçbirini söylememesi lazım. Konuştukça batıyor, konuştukça vatandaşın gözünde de batıyor." diye konuştu.
İzmir mitinginde internetin kesildiği iddiası
İnce'nin İzmir mitinginde internet erişiminin kesildiği iddiasıyla ilgili Arslan, ülkenin bekası, güvenlik ve terörle mücadele amaçlı adli mercilerin kararları çerçevesinde internet erişiminin kesilebileceğini söyledi. Arslan, şunları kaydetti:
"Sayın İnce'nin şunu iyi bilmesi lazım. Eğer siz Anadolu Ajansı da dahil, İnce'nin konuştuklarını vatandaşa vermeseydiniz, İnce şu anda daha iyi durumdaydı. Siz ve medya yansıttığı için konuştukça batıyor ve eski söyledikleri de ortaya çıkıyor. Medya görevini yapacak, vatandaş da görevini yapıyor ve her şey ortaya çıkıyor. Özellikle internet kesilmesi diye bir şey söz konusu olamaz... Vatandaş bunların ne söylediklerini öğrendikçe, 'Kusura bakmayın, boş lafa karnımız tok.' dedi. O yüzden vatandaş onlara dersini verecek, onlar da bunu öğrendikçe, onu karalıyorlar, bunu karalıyorlar. İnterneti kessek ona faydalı olurdu ama biz onu hayatta yapmayız."