Arslan, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı, açıklamalarda bulundu.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nde (IKBY) gerçekleştirilen gayrimeşru referandum sonrasında uygulanması gündemde olan ambargonun ulaşım açısından etkilerini değerlendiren Arslan, sınır kapılarının kapatılması durumunda kara, hava ve demiryolu taşımacılığında alternatif güzergahlarla ilgili yaptıkları çalışmaları anlattı.
Konuyu Bakanlar Kurulu'nda enine boyuna tartıştıklarını, siyasi ve ekonomik tedbirler başta olmak üzere tüm detayları masaya yatırdıklarını belirten Arslan, "Bunlarla ilgili 'günü geldiğinde gereği yapılır' dendi. En üst seviyede irade ortaya konuldu." ifadesini kullandı.
Arslan, Erbil ve Süleymaniye'ye Türkiye'den yapılan uçuşların durdurulduğunu anımsatarak, şöyle konuştu:
"Özellikle kara, demiryolu taşımacılığı konusunda da gerekli çalışmalar yapıldı. Irak'a, Irak'ın güneyindeki ülkelere ticaretimizi durduramayız. Alternatif koridorlar var. Gürbulak ve Esendere'den İran üzerinden Irak'a gitme şansımız var. Bununla ilgili çalışmalar yapılıyor. Mersin'den, İskenderun'dan Ürdün'e, Hayfa'ya veya Suudi Arabistan Süveyş Kanalı üzerinden Ürdün'ün Akabe Limanı'na yük götürebilme ve Ürdün üzerinden Irak'a geçebilme şansımız var. Daha önce zaten bu yollarla taşıma yapılıyordu. Kuzey Irak'a böyle bir işlem (ambargo) başlatırsak bununla ilgili alternatif güzergahlarda gerekli çalışmalar yapılmış durumda. Bu alternatif güzergahları kullanarak ihracat-ithalat gerekli taşımalara devam edeceğiz."
"Telsiz ruhsatlama ve kullanım ücretlerinde muafiyet sağlanacak"
Torba yasa tasarısındaki telekomünikasyon sektörüne yönelik düzenlemelere de değinen Arslan, konuşma, internet, yayıncılık gibi haberleşme hizmetlerinde yüzde 5 ile 25 arasında değişen vergi oranlarının yüzde 7,5’te sabitlendiğini bildirdi.
Ahmet Arslan, söz konusu düzenlemeyle haberleşme hizmetlerindeki vergi oranlarının yüzde 25'lerden yüzde 7,5'e indirileceğini vurgulayarak, "Mobil hizmetlerde yüzde 25, sabitlerde yüzde 15 ve internette yüzde 5 özel iletişim vergisi alınıyor. Gelişen teknolojiyle evdeki telefonlarımız sadece telefon olmaktan çıktı. İnternet hizmeti veriyor, televizyon yayınlarına aracılık ediyor, telsiz anlamında görevler görüyor. Hangi hizmete, hangi özel iletişim vergi oranı uygulanacağı konusunda kafa karışıklığı oluşuyor ve günün sonunda cezai müeyyidelerle karşılaşabiliyorlar. Tüm bu hizmetlerin eş zamanlı verildiği düşüncesiyle bu farklı oranları tek rakama çektik. Böylece pek çok alanda indirim yapılmış oldu. Sadece internet hizmetinde yüzde 5 olan oran yüzde 7,5'e yükseldi." değerlendirmesinde bulundu.
"Cezalar 3 kat yerine 1 kat uygulanacak"
Türkiye'de makineler arası uygulamaların arttığına dikkati çeken Arslan, burada da özel iletişim vergisinden kurtulmak için özellikle yurt dışı operatörlerden SIM kart kullanıldığını söyledi. Bunun yerli ve milli olarak bu hizmetten yararlanılamaması anlamına geldiğine işaret eden Arslan, burada alınan verginin de sabitleneceğini ve yabancı SIM kart kullanımının sona erdirileceğini, ruhsatlanma ve kullanım ücretlerinde muafiyet sağlanacağını söyledi.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Arslan, şunları kaydetti:
"Özellikle baz istasyonundan alınan telsiz ücreti var. Bu 2G mantığıyla kurulmuş. Biz artık 3G 'yi aştık, 4,5G ile milyonlarla konuşuyoruz ve artık 5G'nin hazırlığını yapıyorken 2G mevzuatı ile devam edemeyiz. Mevzuatta düzenleme yapıyoruz. Farklı özel iletişim vergileri ya da telsiz ücretiyle ilgili sabit rakam değil, tüm operatörlerden elde ettikleri aylık net hasılatın yüzde 5'i oranında rakam alacağız, böylece kafa karışıklığı ortadan kalkacak. Böylece, telsiz ücretlerindeki 2G zamanından kalma ücretlendirmeden dolayı bu sektörden imtina eden operatörler de sektöre girebilecek. Operatörler işlem yaptıktan sonra Hazine alıp onları inceliyor, 1,2,3 sene sonra bir hata çıktığında 3 kat ceza uyguluyordu. Bu hakkaniyetli bir durum değildi. Küçük operatörler sektörden kaçmak zorunda kalıyordu. Eksik ödenip daha sonra hata tespit edilen durumlarda ceza 3 kat değil 1 kat uygulanacak. Bu da sektörü rahatlatacak önemli bir uygulama."
TÜRKSAT 5A ve 5B uyduları
Türkiye'nin 31 derece, 42 derece ve 50 derecede olmak üzere üç yörüngede uydu hizmeti verdiğini anımsatan Arslan, 42 ve 50 derecelerde yerli uydu kullanılırken 31 derecedeki uydunun kiralık olduğunu söyledi.
Arslan, Türksat 5A ve 5B uydularına yönelik çalışmalarda gelinen son duruma ilişkin, şu bilgileri verdi:
"31 derecedeki kiralık uydu yerine kendi uydumuzu da fırlatmak üzerine biz Türksat 5A ve 5B ile ilgili süreçleri başlattık. Dünyanın önde gelen 3 firması teklif verdi; Fransız - İngiliz ortaklığı Airbus Defence and Space (Airbus D&S), Japonya'dan Mitsubishi Elektric Corporation (MELKO), Kanada - ABD ortaklığıyla MDA/Space System Loral ( MDA/SSL). Üçü de yeterli bulundu. Görüşmeler sonunda mali açıdan ve yerli katkı anlamında Airbus en uygun teklifi verdi. Bundan sonra 6A' ya giden süreçte de ülkemiz yerli ve milli uydusunu fırlatabilmesi yolunda da bizimle en iyi iş birliği yapmak adına Airbus teklifi verdi. Biz Airbus'ı fiyatlarını müzakere etmek üzere görüşmeye davet ettik. Onunla artık fiyatları müzakere edeceğiz. Hedefimiz bu ay içerisinde fiyat müzakerelerini bitirmek, sözleşmeyi imzalamak ve hemen devamında da uyduların üretimine başlamak."
"Adeta bu konuda sınıf atlayacağız"
Bakan Arslan, Türksat 5A'yı 2020'de, Türksat 5B'yi 2021'de uzaya göndermeyi hedeflediklerini belirtti.
Türksat 6A'ya ilişkin olarak Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile ortak çalışma yürüttüklerine işaret eden Arslan, söz konusu uyduyu 2020'de uzaya göndermeyi amaçladıklarını dile getirdi.
Arslan, süreç sonunda 3 olan uydu sayısının 6'ya çıkmış olacağını vurgulayarak, "Dünyada sadece beş ülkenin kullanım hakkına sahip olduğu bir özellik var. Yeni frekans bant aralığı dediğimiz yeni Ku frekansı. Türkiye de Ku frekansını kullanan ülkelerden biri olacak. Uzayda 6 uyduyla ciddi bir yer almış olacağız, adeta bu konuda sınıf atlayacağız." ifadesini kullandı.
Uçakta hava polisi uygulaması
Torba yasa tasarısında yer alan hava polisi ve yolcu bilgilerinin uçulacak ülkeyle paylaşılması düzenlemelerine açıklık getiren Arslan, BM Güvenlik Konseyi ve Dünya Sivil Havacılık Otoritesi'nin bu yönde kararları olduğunu söyledi. Arslan, Türk sivil havacılık mevzuatının, güvenlik boyutu ile o kararlarla örtüşmediğini bildirerek, sıkıntı yaşamamak adına gereken düzenlemeleri yapmış olacaklarına dikkati çekti.
Getirilecek düzenlemenin önemine değinen Arslan, şunları kaydetti:
"Zaten yolcu bilgilerinizin toplanması ve uçağın gittiği ülkeyle paylaşma zorunluluğu var. Bu, şimdi kanuni dayanağa kavuşuyor. Uçakla güvenlik anlamında silahlı polis bulunması da dünyanın belli başlı ülkelerinde zaten var. Ülkeler zaten silahlı güvenlik görevlisi ile uçağını buraya getirmek istiyordu. Bizim mevzuatımız buna cevap vermediği için sıkıntı yaşıyorduk. Sadece Türkiye'ye has değil, sektör ve ziyaretçiler sakın 'Türk havacılığında sıkıntı var' diye bir şey algılamasın. Bu uygulama, ABD ve İngiltere dahil birçok yerde var. Türkiye, mevzuatını buna uyumlu hale getiriyor. Bu çok önemli bir konu. Gerektiğinde silahlı güvenlik görevlisi, her uçakta değil, bazı durum ve yerlerde uçakta olacak. Uçaktaki hava polisi 'emniyet mensubu' olacak. İçişleri Bakanlığımız da özellikle Sivil Havacılık Güvenlik Programı kapsamında gerekli çalışmayı yapıp, ona göre eğitimini almış, uçağı, uçaktaki işlemleri ve havacılık prosedürlerini bilenleri hava polisi olarak görevlendirecek."
"Projenin büyüklüğü nedeniyle karma finansman modeli uygulanabilir.”
Kanal İstanbul projesinde gelinen aşamaya ilişkin bilgi veren Arslan, son olarak 5 güzergah alternatifinde detaylı çalışma ve sondajlar yapıldığını söyledi. Etüt proje çalışmalarının temmuzda başladığını ve şu ana kadar toplamda 4 bin metreyi bulan 162 sondaj yapıldığını ifade eden Arslan, ilave olarak da 150-160 arasında, toplamda 8-10 metreyi bulan sondaj yapılmış olacağını aktardı. Arslan, "Etüt çalışmaları sonunda, tatlı su kaynaklarını, tarım arazilerini dikkate alarak, çevreye en az olumsuz etkisi olacak, hatta olumlu etkisi olacak alternatifleri de çalışarak güzergahın netleşmesini sağlamış olacağız." diye konuştu.
Projenin büyüklüğü nedeniyle karma finansman modelinin uygulanabileceğini dile getiren Arslan, "Yap-işlet modeli, kamu olarak yapılan işler ve gelir ortaklığı yöntemiyle yapılan işler var. Yaklaşık 42-43 kilometrelik, dünyanın en büyük gemilerinin geçeceği kanaldan bahsediyoruz. Kanalın etrafının düzenlenmesi, etrafındaki çarpık yapılaşmanın ortadan kaldırılması, güzergahtaki kentsel dönüşüm, yapay adaların yapılması, her birinin özellikle finansman modeli biraz birbirinden farklı olacak. Dolayısıyla birçok finansman modelini aynı anda bu projede kullanır olacağız, onun çalışmasını yapıyoruz." ifadesini kullandı.
Arslan, proje kapsamında rekreasyon alanlarının da yaratılacağını belirterek, projeden çıkacak hafriyatla, İstanbul Yeni Havalimanı ve Kemerburgaz'daki kömür ocaklarından kalma çukurları dolduracaklarını anlattı. Böylece yeşil alan olarak İstanbul'a nefes aldıran yerler yaratacaklarını bildiren Arslan, kanal kapsamında oluşturulacak yapay adalara ilişkin çalışmanın da eş zamanlı yürüyeceğini söyledi. Arslan, "Hedefimiz, çalışmaları kısa sürede bitirip projeyi ülkemiz ve ülkemiz insanına kazandırmak. Bir an önce etapları tamamlayıp, ihale edip işe başlamak istiyoruz. Önemli mesafe kat ettiğimizi ifade etmekte fayda var." dedi.
"Yüzde 68'i tamamlandı"
İstanbul Yeni havalimanında da olağanüstü bir çalışmanın 7 gün 24 saat esasına göre sürdüğüne işaret eden Arslan, 3 bine yakın ağır iş makinasının alanda çalıştığını söyledi.
Arslan, bugün itibarıyla havalimanı inşaatında yüzde 68'lik gerçekleşmeye ulaştıklarını bildirdi. Bakan Arslan, şöyle devam etti:
"Bu, çok önemli bir oran. Proje, birçok alanda dünya çapında ödüller almaya başladı. Derdimiz ödül almak değil, dünya sivil havacılığının ağırlık merkezi doğuya kayıyorken, bundan yararlanmak. Amacımız, 29 Ekim 2018'de, Cumhuriyetin kuruluş yıl dönümünde, birinci faz olan 90 milyona hizmet edecek kısmını açmak ve uçuşları artık oradan yapmak. Diğer etapları da yolcu artışlarına bağlı olarak 2023'e kadar tamamlanacak. Böylece 200 milyon yolcuya hizmet edebilir hale gelecek. Daha önce yine Anadolu Ajansı Editör Masası'nda paylaşmıştık ilk uçağı Şubat 2018'de indireceğiz diye. Şubat 2018'e kalmadan ilk uçağı indireceğiz ama resmi açılışı, hizmet verme açılışı 29 Ekim 2018'de olacak."
Arslan, Atatürk Havalimanı'nın geleceğine yönelik soru üzerine de 3. havalimanı açıldığında, Atatürk Havalimanı'nın sadece sınırlı şekilde küçük uçaklara hizmet vereceğini ifade etti. Atatürk Havalimanı'ndaki terminallerin İstanbul'un hizmetine sunulacağına işaret eden Arslan, "Bunlardan biri de fuarcılık olabilir dedik. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu yönde ifadeleri vardı. Sayın Başbakanımızla da istişare ettiğimizde, böyle geniş bir alanın İstanbul'a nefes aldıracak şekilde dizayn edilmesi yönünde irade var. İnşallah bu irade çerçevesinde ağırlıklı olarak kente nefes aldıracak alan olacak." dedi.
FSM Köprüsü Çalışması
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün (FSM) Anadolu Yakası Edirne istikametinde 23 Eylül'de başlatılan serbest geçiş sistemi çalışmasının neden yaz aylarında yapılmadığını anlatan Arslan, bu konuda karar alırken uzmanlarla bütün boyutları değerlendirdiklerini söyledi.
FSM Köprüsü'nden önce 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve Çamlıca gişelerinde serbest geçiş sistemini kurduklarını anımsatan Arslan, "Çok daha önemlisi 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nün asfalt bakımının sızdırmazlıklarının yapılması gerekiyordu. Bu anlamda çok önemli bir çalışma yaptık ve bu çalışmayı da Kurban Bayramı öncesi yaz periyodunda bitirmek istedik. İstanbullular da bunu bizimle yaşadı. Biz bu çalışmalarla eş zamanlı FSM'de böyle bir çalışma yapsaydık, o zaman haklı olarak diyeceklerdi ki; 'İki çalışma birden olur mu?' İki çalışma birden olamayacağı için büyük olan çalışmayı yaz tatilinde yaptık, daha küçük olanı şimdi yapıyoruz." diye konuştu.
Arslan, gelecek yaz FSM'de asfalt yenilemesi yapılacağından serbest geçiş sistemi çalışmalarının ertelenmediğini ifade etti.
"Hedefimiz FSM'deki çalışmayı ay sonunda bitirmek"
FSM gibi önemli köprü ve yollarda zaman zaman bakım ve yenileme çalışması yapılması gerektiğinin altını çizen Arslan, "Aracınızla her gün işe gidip geliyorsunuz. Aracın bakım zamanı geldiğinde üç gün serviste kalması gerekiyor. 'Aracı servise götürmeyeyim' deme lüksünüz yok. Servise gittiğinde de üç gün arabasızlığa katlanmak durumundayız. Şükür ki, Yavuz Sultan Selim Köprüsü (YSS), Avrasya Tüneli, Marmaray gibi alternatifler var." ifadelerini kullandı.
Arslan, FSM'deki çalışmanın medya aracılığıyla duyurulmasına rağmen çalışmanın başlangıç tarihinin hafta sonuna denk gelmesi nedeniyle duyurunun pek fark edilmediğini dile getirerek, "Haberdar olmayanlar pazartesi birdenbire köprüye yüklenip diğer alternatiflere kaymayınca bir sıkıntı yaşadılar fakat birkaç gün sonra insanımız bu çalışmayı görüp diğer alternatiflere yönelince de belli bir rahatlama oldu." değerlendirmesinde bulundu.
Daha önce çalışmayı 7 Kasım'da tamamlamayı öngördüklerini ancak bir an önce bitirilmesi için uğraştıklarını belirten Arslan, "İstanbul'a müjdeyi vermiş olalım; hedefimiz, işin kalitesi ve teknik gerekliliklerinden taviz vermeden, bu ayın sonunda bitirmek." dedi.
Personel alımları
Personel alımlarına ilişkin de konuşan Arslan, TCDD'nin 773 personel alacağını bildirdi. Arslan, "Bunun 150'si işçi statüsünde olacak. Dolayısıyla İŞKUR üzerinden KPSS puanıyla mülakata çağrılacaklar. Bununla ilgili süreç başlıyor. İnşallah bu ay çalışmasını yapmış olacağız." diye konuştu.
Arslan, demiryolu sektöründe kendilerine destek verecek 623 kişiyi de Devlet Personel Başkanlığı ve Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) üzerinden KPSS puanına göre doğrudan alacaklarını ve bununla ilgili sürecin de devam ettiğini söyledi.
TCDD Taşımacılık AŞ.'nin de 345 kişi alacağını aktaran Arslan, bunun 167'sinin memur, 178'nin işçi statüsünde olacağını bildirdi.
"Bin 750 kişiye 'kusura bakmayın' diyemeyiz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla başlatılan istihdam seferberliği kapsamında PTT bünyesine 5 bin kişiyi katmayı hedeflediklerini dile getiren Arslan, bunun ilk 500'ünü işe başlattıklarını hatırlattı.
Daha sonraki dönemde bin 750 kişinin 4 katına karşılık gelen sayıda kişiyi mülakata çağırdıklarını ve kazanan bin 750 kişiyi açıkladıklarını belirten Arslan, bunların güvenlik soruşturmalarının başladığını söyledi.
Arslan, güvenlik soruşturmaları başlarken bakanlığın bir yönetmeliğine itirazen konunun Danıştay’a gittiğini, Danıştay’ın da "yönetmeliğinin yürütmesini durdurma" kararı aldığını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Konuya ilişkin esastan görüşme devam ediyor. Esastan görüşme çerçevesinde nihai karar bizim için önemli. Yönetmeliğin durdurulması nedeniyle mevzuat düzenleme gerekiyorsa, onun üzerinde çalışıyoruz. Şu an hukukçu arkadaşlarımız bu konuda çok yoğun bir mesai sarf ediyorlar. Çünkü bin 750 kişiye 'kazandın' dedik, evraklarını verdiler, güvenlik soruşturmalarını yaptırıyoruz. 'Kusura bakmayın' demek bizim de işimize gelen, hoşumuza giden bir durum değil. Bu arkadaşların mağdur olmaması adına gerekli çalışmaları yapıyoruz."
İkinci etaptaki 2 bin 500 personelin alımıyla ilgili başvuruları aldıklarına işaret eden Arslan, "Bu sefer 3 katı oranında kişiyi davet etmiştik. Bu kişileri davet ederken de başvurmaması gereken branşlardan başvurular olmuştu. Onunla ilgili ÖSYM ile gerekli çalışmaları yaptık. Mülakata çağrılacak arkadaşları açıklama aşamasındayken Danıştay’ın bu kararı nedeniyle o süreci de durdurduk." dedi.
İlk etapta kazananların ve ikinci etap alımında mülakata çağrılanların mağdur olmamasını amaçladıklarının altını çizen Arslan, bu kişilerden sabırlı olmalarını istedi.
Kazandığı ilan edilenlere aksini söylemeyi bakanlık olarak doğru bulmadıklarını belirten Arslan, "Danıştay, bizim yönetmeliğin başka bir yönetmelikle çakıştığı yönünde bir karar çerçevesinde yürütmeyi durdurma kararı almış. Bir yönetmeliği, başka bir yönetmelikle durduramazsınız. Onun üzerinde bir mevzuat, kanun olur o zaman doğru. Eminim ki esastan da görüşülecek. Bu konudaki süreçleri takip ediyoruz. İstiyoruz ki, insanlarımız mağdur olmasın." diye konuştu.
Türk teknelerinin liman çıkışlarına yasak getirilmesi
Yunanistan'ın denetim ve cezaları artırmasının ardından, Türk teknelerinin liman çıkışlarına getirilen yasağa ilişkin soru üzerine Arslan, konuyla ilgili Yunanistan'la teknik düzeyde görüşmelerin yapıldığını söyledi. Arslan, şunları kaydetti:
"11 Ekim'de Yunanistan'a gideceğim. Ayın 12'sinde muhatap bakanlarla gerekli görüşmeleri yapacağız. Beklentim ve umudum o ki 12'si itibarıyla gerekli mutabakatı sağlayarak 24 metre ve 12 yolcunun üzerindeki gemilere gerekli denetimleri yapsınlar, hiç itirazımız yok ancak ticari yatları o statüde sayıp denetim yapmamaları konusunda orada mutabakata varacağımızı umuyoruz. Sonunda 12'sinde onun kararını vermiş olacağız. Yine 12'si sonrası da yolcu taşıyan tekneler var. Bugüne kadar karşılıklılık ilkesi çerçevesinde anlayışla güzel bir işbirliği devam ettirdik. Orada da 12'sinden sonra yolculara bilet satılmasın ki bu süreç devam edecek olursa biz durduracağız, öyle olunca yolcular mağdur olmasın diye 12'sinden itibaren yolcu bileti satılmasın dedik."