Arslan, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda, editör ve muhabirlerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı, son dönemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
Bakan Arslan, özellikle siber saldırılar karşısında seçim güvenliğini sağlamak adına Bakanlık olarak ne gibi tedbirler aldıklarının sorulması üzerine, bütün seçimlerde güvenliğin sağlanması ve halkın iradesinin sandığa doğru yansıması konusunda çok titiz davrandıklarını, 24 Haziran'daki seçimde de aynı titizliği göstereceklerini söyledi. "Hükümet olarak bu konuda her türlü tedbiri aldık, almaya devam ediyoruz." ifadesini kullanan Arslan, Yüksek Seçim Kurulunun da seçime hazırlık konusundaki başarılarının ortada olduğunu vurguladı.
Arslan, seçimler için geri sayımın sürdüğünü, herhangi bir sıkıntı yaşanmadan vatandaşların iradesinin sandığa doğru yansıması adına gerekeni yapmaya devam edeceklerini bildirdi.
Siber güvenliğin önemine işaret eden Arslan, "Bununla ilgili, ister kamu ister özel sektör olsun konunun taraflarının bu işle ilgili birimlerini uyarıyoruz ve almaları gereken tedbirleri onlara yazılı olarak deklare ediyoruz." diye konuştu.
Arslan, sistemde herhangi bir aksaklık olmaması ve ilgili kurumların kesintisiz hizmet verebilmelerinin üzerinde titizlikle durduklarının altını çizerek, şöyle devam etti:
"Burada kamu-özel ayrımı yok. Çünkü bu bir sistem bütünlüğü. Sonuçta GSM operatörlerini, servis sağlayıcıları düşünürseniz, sadece seçim sathı mahalli olarak bakmamak lazım. Siber güvenlik sürekli önemli. Finans sektörüne, ekonomiye yönelik bu kadar saldırının olduğu bir ortamda, 15 Temmuz sonrası da dahil biz her türlü tedbiri aldık, almaya devam ediyoruz."
Mega Projelerin YİD Modeli ile ihale edilmesi
Türkiye'nin Asya ile Avrupa arasında köprü konumunda olduğuna dikkati çeken Arslan, küresel ölçekli taşımacılık faaliyetlerinin Türkiye üzerinden gerçekleşebilmesi için bölünmüş yolların, hızlı tren hatlarının, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli, Marmaray, Osmangazi ve 1915 Çanakkale köprüleri, Kanal İstanbul, Büyük İstanbul Tüneli gibi projelerin hayata geçirilmesinin zorunlu olduğunu söyledi.
Arslan, yap-işlet-devret modeline yönelik eleştirilere yanıt verirken, büyük projelerin ülkenin kendi öz kaynaklarıyla yapılmak istenmesinin Anadolu'nun hiçbir yerinde yol yapılmaması, ülkenin her yerine hızlı tren götürülememesi gibi sonuçlar doğuracağını belirtti.
Bu modelle büyük projeleri yaparken ülkenin öz kaynaklarıyla da Anadolu'nun diğer yerlerine hizmet götürdüklerini vurgulayan Arslan, şunları kaydetti:
"Ülkenin her yerine hizmet götürüyoruz, ulaştırma koridorlarını tamamlıyoruz. Büyük projeleri durdurur, yap-işlet-devret modelini devreden çıkarırsanız, bu büyük Türkiye hedefinden vazgeçmek, küçülen ve şamar oğlanı olan Türkiye'ye doğru gitmek anlamına geliyor. Milletimiz, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ne yapmak istediğimizi çok iyi biliyor.”
“Devletin sorumluluğunda olan köprü ve otoyollarda bugüne kadar yaklaşık 7,5 milyon kere ihlal söz konusu"
Köprü ve otoyolların, uluslararası çapta büyük projeler olduğunu, kuralların da buna göre belirlendiğini anlatan Arslan, yap-işlet- devret modeliyle yapılanların geçiş ücretlerinin yılda bir kere döviz kuru baz alınarak tespit edildiğini ve sene boyunca uygulandığını söyledi. Gelecek yıl da köprü ve otoyol geçiş ücretlerinin bu şekilde belirleneceğini dile getiren Arslan, bu konuda değişikliğe gidilmeyeceğini vurguladı.
Arslan, devletin sorumluluğunda olan köprü ve otoyollarda bugüne kadar yaklaşık 7,5 milyon kere ihlal söz konusu olduğuna dikkati çekerek, "İnsanlar kaçak geçiş yapmak durumunda kalmış, ya Otomatik Geçiş Sistemi (OGS) ve Hızlı Geçiş Sistemi'nde (HGS) yeterli bakiye yok ya da kredi kartında bağlı değil. Bakiyesi yeterli zannediyor insanlar ama bakiye yeterli değil, aslında dönüp kontrol etse görebiliyor. Daha sonra gecikmiş tebligatlar gelince de 15 günlük itiraz periyodu geçtiği için düzeltilme şansı olmuyor. Böyle olunca da bekleyen 7,5 milyon tebligat var. Karayollarının işlettiği otoyol ve köprülerdeki bu anlamda cezai rakamlar da 900 milyon lira civarında. Dün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundan geçen tasarıyla yapmaya çalıştığımız, vatandaşımıza yönelik bu cezai müeyyideyi ortadan kaldırmak ve sadece ana parayı yasal faiziyle ödemeleri durumunda bundan kurtulmaları." diye konuştu.
Vatandaşların mağdur olmasını istemediklerini belirten Arslan, "Lütfen HGS etiketlerini, PTT'ye uğrayarak kredi kartlarıyla ilişkilendirsinler. Kredi kartları yoksa, PTT'de bir hesap açtırarak o hesapla ilişkilendirebilirler. PTT'nin bu anlamda birçok kolaylığı var." dedi.
"Kanal İstanbul'a bu yıl kazmayı vurmak istiyoruz"
Arslan, İstanbul'un içinden deniz geçen dünyanın tek kenti olduğunu ve şehri koruma sorumluluğuyla Kanal İstanbul Projesi için yola çıktıklarını söyleyerek, "Yılda 50 bin geminin geçtiği tehlikeye maruz kalan boğazın, bu tehlikesini en aza indirgememiz gerekiyor. İstanbul'u tehlikeden arındırmak, özellikle tehlikeli madde taşımacılığından kaynaklı boğazdaki yükü azaltmak, tarihi dokuyu korumak, artan ve büyüyen talebi karşılamak adına alternatif bir su yoluna ihtiyaç vardı." değerlendirmesinde bulundu.
Kanal İstanbul Projesi kapsamında gerekli sondajların yapıldığını, belli bir aşamaya gelindiğini anlatan Arslan, "Kanaldan geçebilecek gemi büyüklüklerine bağlı olarak simülasyon çalışmalarımız devam ediyor. Bu simülasyon çalışmaları çerçevesinde geçecek gemilerin oluşturacağı dalga boyuna bağlı olarak navigasyon çalışmalarımız da sürüyor. Bunları bitirdiğimizde, Kanal İstanbul ile ilgili nihai kesit ve geçecek gemi boyu kararımızı vermiş olacağız. Çalışmaların bitirilmesine bağlı olarak bu yıl içinde, ihale etmeyi hedefliyoruz ve bunu yaparken de birçok karma modeli birlikte kullanmayı düşünüyoruz. Sadece kanalı değil, kanal etrafındaki güzergah üzerindeki bölgede kentsel dönüşüm ve yeşillendirme de dahil olmak üzere burayı çok daha modern bir hale getirmek istiyoruz. Kanaldan çıkacak malzemeyle yapay adalar yapmayı düşündüğümüz için onların her birinin işletme ve yapılma modeli birbirinden farklı olacak." diye konuştu.
Arslan, kanalın çevresel etkilerinin tespitini, rüzgar ve dalgayla ilgili iklim çalışmalarını, jeolojik ve geoteknik etütlerini, belli periyotlardaki deprem ve tsunamileri de dikkate alarak risk değerlendirmesini yaptıklarını belirterek, "İnsanımızın şundan hiç şüphesi olmasın, ülkemizin önde gelen üniversitelerinin öğretim üyeleriyle çalıştığımız gibi dünyanın da bu konuda söz sahibi uzman ve uzman kuruluşlarıyla çalışıyoruz. Çünkü dünyanın en büyük projesini yapıyorsanız dikkate alınacak bu kadar kriter varken, 3-5 kişinin fikrine bağlı olarak hareket etmek gibi bir lüksümüz yok. Bu yıl içinde çalışmaları bitirip, süreci başlatmak ve kazmayı vurmak istiyoruz." ifadesini kullandı.
“HGS yerine nakit toplama yolu dezavantajlıdır”
Otoyol gişelerinin bazen çalışmadığına ve gişelerde geçiş ücretinin nakit ödendiğine ilişkin şikayetlerin hatırlatılması üzerine Arslan, bazen bakiye yetersizliği veya Hızlı Geçiş Sistemi (HGS) etiketlerinde yaşanan yıpranmalar sonucu ödemenin yapılamamasıyla sürücülerin nakit gişesine yönlendirildiğini söyledi.
Arslan, bu tür durumlarda HGS değişikliklerinin PTT tarafından bedelsiz yapıldığına işaret ederek, "HGS yerine nakit toplama yolunu tercih ettiğimiz zaman bir işlem süreci var. Orada 24 saat eleman barındırma zorunluluğu olacak, bu bir maliyet. Topladığınız nakdi saklamak ilave bir maliyet. Toplanılan paranın bankalara ulaştırması da ayrı bir maliyet çünkü riski var. Bu işlemler hiçbir zaman bizim için bir avantaj değil. Kesinlikle tercih edilebilir bir durum değildir." diye konuştu.
Karayollarına bağlı ekiplerin 24 saat gişelerdeki sistemleri ve kamera kayıtlarını takip ettiğini ifade eden Arslan, bu takiplerin oluşabilecek bir arıza durumunda vatandaşların yaşayacağı mağduriyetlerin önüne geçtiğini bildirdi.
Arslan, gişelerdeki Otomatik Geçiş Sistemi (OGS) ve HGS cihazlarının kapatılarak şirketin nakit ihtiyacının karşılanması için vatandaşların nakit ödemeye yönlendirildiğine yönelik iddiaların hatırlatılması üzerine, bu durumun yaşanmadığını, böyle bir durum olması halinde vatandaşların Karayolları Genel Müdürlüğü’nü veya Bakanlığı bilgilendirmesi gerektiğini vurguladı.
Bakan Arslan, "Bu, sistemi sekteye uğratacak, bundan sonra da uygulanmasını engelleyecek bir durumdur. Bunu asla kabul edemeyiz." ifadesini kullandı.
"29 Ekim'de birinci fazını açacağız"
İstanbul Yeni Havalimanı'nın isminin hangi yöntemle belirleneceğine ve ulaşımının nasıl yapılacağına ilişkin bir soru üzerine de Arslan, bu havalimanının dünyanın gıptayla izlediği ve açılışını merakla beklediği bir proje olduğunu söyledi.
Arslan, "Memnuniyetle ifade etmek isterim ki bugün gelinen noktada yüzde 88,5 ilerleme sağlanmış durumda. 29 Ekim'de inşallah birinci fazını açacağız. İsmini inşallah 29 Ekim'de hep beraber göreceğiz. Elbette ki Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanımız Binali Yıldırım ile de istişare edip kararımızı vereceğiz. Onun dışındaki yöntemlerin polemik yarattığını geçmişte görmüştük." değerlendirmesinde bulundu.
Arslan, birçok koridordan ve İstanbul'daki ana arterlerden yeni havalimanına ulaşım sağlayacaklarına işaret ederek, şöyle devam etti:
"Raylı toplu taşıma anlamında Gayrettepe'den 3. havalimanına şu an metro inşaatı devam ediyor. Yine 3. havalimanından Halkalı'ya Marmaray ile de entegre olacak metro sisteminin çalışmalarına başladık, inşaat sürüyor. İnşaat işi kapsamında bu kadar büyük projelerin temelini atamadığımız için, vatandaşa da bunu anlatamadığımızdan çalışılmıyor, bir şey yapılmıyor gibi anlaşılıyor ama memnuniyetle ifade edeyim, tünel delme makineleri dediğimiz 'köstebekler' Gayrettepe'den 3. havalimanına tünelleri açıyorlar. Ayrıca, Yavuz Sultan Selim Köprüsü üzerinden gelip Mahmutbey'e giden otoyolu, 3. havalimanı açılıncaya kadar bitirmiş olacağız. Çatalca'ya kadar olan bağlantımızı sağlayacak D-20 devlet yolu 3 gidiş, 3 geliş şeklinde ağustos ayında bitmiş olacak. Yine Hasdal bağlantısı, Gaziosmanpaşa bağlantısı, Mahmutbey bağlantısı, Arnavutköy bağlantısı dahil birçok yerden de TEM'e, E-5'e entegre koridorları açmış olacağız. Ulaşımda hiçbir sıkıntı yaşanmayacak."
"3 Katlı Büyük İstanbul Tüneli'ni 6,5 milyon insan kullanacak"
Avrupa ile Anadolu yakasını birleştirecek 3 Katlı Büyük İstanbul Tüneli Projesi'nin de önemine işaret eden Arslan, projenin Hasdal'dan başlayarak Çamlıca'ya denizin altından gidecek bir karayolu sistemi ve İncirli'den başlayarak Anadolu yakasında Söğütlüçeşme'ye kadar uzanan bir raylı sistemden oluştuğunu hatırlattı.
Arslan, proje kapsamında kara ve denizdeki sondajlarla Haliç'teki işlemlerin tamamladığını ve güzergahla ilgili nihai çalışmaların yapıldığını belirterek, "Hedefimiz kısa sürede bununla ilgili çalışmaları bitirip artık ihale aşamasına getirmek ve ihalesini yapmak. Yakın zamanda bunun ihalesini yapmış olacağız. Araç geçişi anlamında günde 120 bin aracın geçmesini öngörüyoruz ve metro sistemi anlamında da günde 1,5 milyon insanın metroyu kullanacağı bir ağ kurmuş olacağız. Daha da önemlisi bu metro ağı İstanbul'daki diğer metro ağlarıyla da entegre olacağı için günde 6,5 milyon insana aktarma yapmak suretiyle hizmet edebilir hale gelecek." dedi.
"Çukurova Havalimanı 2019'da hizmet vermeye başlayacak"
Arslan, Çukurova Havalimanı'nın hizmete başlama tarihine ilişkin bir soruya da "Bir yanlış algıyı düzeltmiş olalım, geçen gün 'Çukurova Havalimanı 2021'e kaldı' diye bir haber vardı, doğrusu bu nereden çıktı ben de merak ediyorum." yanıtını verdi.
Çukurova Havalimanı'nı çok önemsediklerinin altını çizen Arslan, şunları kaydetti:
"Altyapıda işler gayet iyi gidiyor, çok hızlandı. 2019 başına kadar altyapıyı tamamen bitirmiş olacağız. Terminal binası dahil üstyapının ihalesini yaptık. İç ve dış hat 229 bin metrekare büyüklüğünde bir terminalden bahsediyoruz. Dün itibarıyla sözleşmesi imzalandı ve inşallah önümüzdeki pazartesi de yer teslimini yapacağız ve işe başlayacağız. Kısa süre içinde çok hızlanacak. Bir sene içinde de inşallah bitirip, 2019'da Çukurova Havalimanı'nın çok modern halde Mersin, Adana, Osmaniye'ye hizmet verebilir hale gelmesini sağlamış olacağız."
Havalimanındaki pistlere ilişkin de bilgi veren Arslan, "Çukurova Havalimanı'nda 3 bin 500 metre uzunluğunda, 60 metre genişliğinde bir pist olacak ki bu dünyanın en büyük uçağı olan A380'in inebilmesi anlamına geliyor. Hemen onun yanında yine 'emergency pisti' olacak. O pist de 3 bin 500 metre uzunluğunda, 45 metre genişliğinde ikinci bir pist olacak. 11 adet köprüyle de vatandaşa hizmet edeceğiz yani vatandaş havalimanına geldiğinde, yaz-kış fark etmeden, ıslanmadan, uçaktan inmeden, direkt köprü marifetiyle terminale geçebilmiş olacak." dedi.